YENİ İSİM,ESKİ OYUN Şeyh Muhammed Nazım El-Hakkani En-Nakşibendi Hazretlerinin 25 Aralık 1994 Sohbeti, Kadından devlet reisi olmaz, kadından hükümet reisi olmaz, kadından daire reisi olmaz. Kadından mahkeme reisi olmaz, kadından müdür olmaz. İlla erkek olacak. Kadından Peygamber olmaz. Onun için şimdi Pakistan'da Müslümanlar hepsi, ben dedim hepinize yazıklar olsun. Demek ki koca bir Pakistan'da hükümetin başına geçecek erkeğiniz kalmadı. Kadını siz şey ettiniz, rey ile onu seçtiniz. Onun manası, bir İngilizce mecmua elime geçti tayyarede de, on bir senelik, on bir senelik icraatı ZiyaulHakk'ın kum üstündeki yazıya döndü diyor. Hakikaten. Bu Peygamber sözü, aleyhis salatu ves selam, bu zaman cebabire zamanıdır. Cebabire zamanı yani İslam hilafetinin kalkıp, Müslümanların dağıldığı ve dağıtıldığı zamandır. Yani hiçbir kimse İslam'ı getirmeye muvaffak olamaz, hiçbir kimse şeriatı getirmeye muvaffak olamaz bu devirde. Bu mümkün değildir. Eğer mümkün olacak olsaydı Ziyaul Hakk bunu başaracaktı. Çünkü Ziyaul Hakk Pakistan devletinin başına ordunun kuvvetiyle gelip durdu. Ordu kendisine itaat etti. Orduyla bütün memleketi itaat altına aldı. Ve emri, kanun yerine de oldu. Böyle olduğu halde on bir senelik bütün kuvvetiyle, icraatı kendisinin. Kuvvet Türkiye'de şeriatı istemediği halde sivil halkın istersen yüzde doksan dokuzu istesin Türkiye'ye şeriat gelmez. Çünkü zamanımız cebabire zamanıdır. Bu zamanda şeriatı getirebilecek bir kimse yoktur. Ancak şeriatı mevzii olarak, yani şimdi uydurma tabirle bölgesel derler, bölgesel şeriat gelecek değildir. Ya şeriat tamamıyla gelecek veyahut gelmeyecektir. Çünkü Cenabı Hak şeriatı gönderecekse bütün, yalnız İslam alemine de değil, yalnız bir devlete değil, yalnız İslam alemine değil, bütün dünyaya getirecektir. Bütün kuvvetlerin rağmına. Bütün kuvvetler istemese de Allah şeriatı bütün dünyaya gönderecektir. Hem öyle bir gönderiş ki karşı durulmaz bir kuvvet. Tek bir kimseyle gönderecek. Bir tek kimse onu getirecektir. Bütün ordular ayağa kalksa da bir şey yapamayacaklardır. O bir tek kimseyle şeriat inecektir. Ondan önce ordular zannederler ki biz men ederiz. Edemezler. Allah indirmiyor. Allah murat ettiği vakitte bir tek kimse getirecek. Ordu lüzum etmez ona. O bir tek kimse şeriatı indirir. Ya Rabbi şeriatı indir bu yeryüzüne dese ikinci defa o münacatı yapmaya lüzum yok. Şeriat iner. Bütün dünyanın mağribinden maşrikine kadar şeriat inmiş olur. M: Yakın mıdır? ŞE: Yakındır, yakındır, bir harp olacaktır. Harp olduktan sonra şeriatı istemeyen bütün ordular böyle teleme haline gelecektir. İşleri bitecektir. Ondan sonra o tek kimse gelecek, Allahu Ekber diyecek. Allahu Ekber, Allahu Ekber. Şeriat iner. Tekbiri alınca şeriat inecektir. M: Efendim bu üç tekbiri arayla söyleyecek yoksa? ŞE: Peşin. Peş peşe söyleyecek. Bu devri kapatacak o kimsedir. Ondan önce kim ne yaparsa da muvaffak olamayacak. İşte onun için ben o yazıyı İstanbul'da söyledim şeye, profesör Yalçıntaş'a da çok merakına geldi. Kopyasını çıkarttım o mecmuanın, verdim. Baktı, şaştı kaldı. Hakikattir dedi. On bir senelik icraatı kum üzerindeki yazıya döndü diyor. Kimin eline geçer ordu şimdi? Şeriatı teyit edecek ordu nerede bizim elimize geçecek. O orduyu Pakistan'da buldu Ziyaul Hakk. On bir sene ordu onun emrindeydi. İstediği icraatı de yapardı. Sözü de kanundu. Öyleyken kum üstündeki yazıya döndü. Hepsini süpürdüler. Şeriata ilk muhalif hareket kadın hükümet reisi oldu. O kadın diyor biz İslam'a hürmet ediciyiz. Ne iyi ederse etsin o İslam'a. Idhā wuṣila l-amr ilá nisā’ikum fāntaẓiri s-sā‘ah. İşiniz kadınlara kaldığı vaktinde kıyameti bekleyiniz diyor Peygamber Efendimiz. O röportaj yapmış da, biz İslam'a, Pakistan Müslüman kalacaktır. O sözü söylediği anında ben bu vazifeyi bir erkek mebusa, erkek bir kimseye devrediyorum. Çünkü İslam şeriatında kadının hükümet reisi olması yoktur, demesi lazımdı. Lakin karşısında olan millet de uyuyan millet. Cihada? Cihat için Allah ne diyor? Asta‘īdhu biLlāh. "Wa-aʿiddū lahum mā is'taṭaʿtum min quwwatin wamin ribāṭi l-khayli tur'hibūna bihi ʿaduwwa l-lahi waʿaduwwakum wa ākharīna min dūnihim lā taʿlamūnahumu l-lahu yaʿlamuhum."Cihat için evvela kuvveti hazır ediniz diyor Cenabı Allah. Kuvveti hazır etmeden "Wa lā tul'qū bi-aydīkum ilā t-tahlukati." (2:195) kendi kendinizi tehlikeye atmayınız diyor ayet. "Wa-aʿiddū lahum", onlar için kuvvet hazır ediniz. Nerede senin kuvvetin? Ya Rus'tan alacaksın, ya Amerikan'dan alacaksın kuvveti de cihat ilan edesin. Haşa. Akılları yok. Hocaları yok. Hocaları olmayanın hocası şeytandır. Hocaları yok. Hocaları şeytandır. Hocaları şeytan. Kur'an okuyoruz biz. Ondan sonra şeriatta, cihat için hangi sancağın altına gireceğiz? Acem'in, Türk'ün, Pakistan'ın, Arafat'ın, Libya'nın, kimin? Hangi sancağın altında cihada gideceksin? M: Lady'nin, Benazir Butto. ŞE: Lady'nin? Söylesin bakalım. Şeriat, cihat ilan etmeye izinli imamdır. İmam kimdir? Bütün İslam alemine hükmeden kimsedir. Kukla imam da olmayacak. Yani öyle sembolik bir imam koyalım, ondan emir çıkaralım. Yok. Bütün İslam hükümetleri, Türkiye de dahil beyat edip, sen İslam aleminin halifesi, Peygamber halifesisin, sana beyat ettik her emrine diyerekten. Öyle beyat edilen bir imam lazımdır ki imamın daha evsafları vardır. Olur olmaz adam da olmaz. İmam Kureyşi olacaktır. Peygamber neslinden olacaktır. Sen ben imam diyerekten çıkamayız. Yok. Kureyşidir diyor imam. Yani Peygamber neslinden olacak ki bütün padişahların hepsi peygamber neslinden, Osmanlı. Ana tarafından hepsi Ehli Beyt. Kureyşidir. Onun için 1924'e kadar geldi hilafet. Bundan sonra yok. Kim var? En kuvvetli Hicaz'dır. Hicaz'da şeye teklif ettiler, Faysal'a. En kuvvetli zamanında, İslam devletlerinin toplantısı oldu Hicaz'da da. Ona dediler ki sen halifeliği kabul et. Dedi ki aman bana her şeyi teklif et, bunu teklif etme. Biz taşıyamayız dedi. Sancağı şeyden getirsinler, İstanbul'dan, takdim etsinler de halife, kalbi söylemedikten sonra olur mu hiç? Her kul çekmez o sancağı. Ya atalarımız onu taşıdı, onu. Osmanlı taşıdı. Türkler taşıyamıyor. Osmanlı taşıdı. Türkler taşıyamıyor. Onun için hapistir şeyde, kapalı duruyor, Topkapı sarayında. Topkapı sarayından padişahla beraber çıkardı Sancağı Şerif. Bütün millet titrerdi. Abdulhamid'den niçin titrer? Abdulhamid'in adına hutbe okunuyor hâlâ şeyde, Bruney'de. Malezya'da, Endonezya'da, Pakistan'da, Sri Lanka. Getirdim kopyasının hutbe kitabının. Padişahın adına hutbe okunuyor. Sultan Hamid'i tanırlar, bugün Türkiye nerededir bilmezler. Nerede Türkiye'nin cumhur reisinin adını bilecek, ya bilmem nesini bilecek. Sultan Hamid'i bilmeyen yok. Resmi olmayan ev de yok. Hep de böyle o zamanın şeyleri, eski adamları fesleriyle, padişah fermanlarıyla camilerinde. Sultan Hamid'i hepsi tanır. Biz tanıtamadık daha. Nerede tanıtacaksın, tanınmaz ki. Onu bırak zenginliğini, Sultan Hamid'i. İslam'ı temsil ettiğimiz müddetçe bütün dünyada gavuru da tanır bizi, Müslümanı da tanıdı.Şimdi İslam'dan soyunduğumuz için kimse tanımıyor. Sultan Hamid'i daha bilirler. Adına hutbe okurlar cuma günü hutbesinde, sultan oğlu, sultan oğlu, sultan oğlu diyerekten böyle ismi yazılıdır padişahların. Hâlâ motifleri ay yıldızdır, yeşil sancaklarıyla, hilafet sancağıyla. Ya. Osmanlı taşıdı Sancağı Şerifi. Türkler taşıyamıyor. Taşımadı. Türkiye Cumhuriyeti taşıyamaz. Onun için Allah onu orada muhafaza altında durduruyor. Ta, sahibi gelecek ama. Biz inanmışız. Peygamber sözünü söylüyorum ben size. O gelecek. O sancağın sahibi gelecektir. Ne yazdı o şey? Filistin şeyini söyleyelim. O, devlet kurduk diyor. New name, same game. (Yeni isim, eski oyun) New name, same game. O, Benazir için olan o şey de, mecmua yanımdadır. New name, same game. Nedir değişen? Sen, ben burayı işgal ettim, burada hükümet sürüyorum burayı zapt ettim. Sen dışarıda ismim buydu, şimdi ismim bu oldu diyerekten bana oyun satıyorsun. Bana ne? Sen istediğin sıfatta dur. İçeri girdirmem ki ben seni. Size yer verecek ismi Filistin devleti oldu diyerekten, buyur he. Biz bunu bekliyorduk. Siz eskiden devlet değildiniz. Şimdi devletsiniz ama ayak basacak toprağınız yok. Gelin buyurun, siz de oturun yanımızda.